Antik Yunan Serisi – 4. Bölüm: Stoacılar-Her Şey Olduğu Gibi Kalsın
Bazen ne söylenecek bir şey kalır,
ne de değiştirilecek bir şey.
Sadece… olduğu gibi kabul etmen gerekir.
İşte Stoacılar bunu yapıyordu. Kabul etmeyi.
Zayıf oldukları için değil.
Güçlü oldukları için değil.
Çünkü başka çareleri yoktu.
Ya kavga edip yenileceksin,
ya da susup içinde bir yerleri sağlam tutacaksın.
Zenon’un hikâyesini düşündüğümde hep aynı soru geliyor aklıma:
Her şeyini kaybettiğinde geriye kim kalır?
Gemisi battı. Malı gitti.
O an bazıları için bir son olurdu.
Zenon içinse bir başlangıç oldu.
Hiçbir şeye tutunmamak…
Belki de ilk kez nefes almaktı.
Epiktetos bir köleydi.
Ama öyle cümleler kurdu ki,
özgür olanlar bile onunla özgürlüğü öğrenmeye çalıştı.
Çünkü bazı zincirler bileklerde değil, kafadadır.
Ve asıl mahkûmiyet, dışarıda değil içeride başlar.
Şöyle diyor bir yerde:
“Kontrol edemeyeceğin şeyler hakkında kendini tüketme.”
Kolay mı bu?
Hayır.
Ama bazen başka seçeneğin yok.
Seneca’yı düşündükçe içim ürperiyor.
Dünyanın en zenginlerinden biri,
ama en huzursuzlarından biri de o.
Çünkü her şeyin içinde hiçbir şeyi bulamamış.
Erdemden söz ediyor.
İyiliğin, sadeliğin değerinden.
Ama sarayda yazıyor bunları.
Yine de samimiydi.
Çünkü kendi ikiyüzlülüğünü bile görüyordu.
Marcus Aurelius…
İmparator.
Ama sabah yataktan kalkmak istemeyen bir adam.
Kendi kendine yazdığı şeyleri okurken
“Bu kadar güçlü biri neden bu kadar zorlanıyor?” diyorum.
Ama cevap da orada:
Güçlü olanlar da insan.
Hatta en çok onlar yoruluyor.
“Bir gün daha sabret,” diyor kendine.
“Bir gün daha karakterli kal.
İnsan ol.”
Stoacılık bugünün dünyasında kulağa çok romantik geliyor.
Ama Stoacı olmak romantik değil.
Zor.
Acılı.
Ve çoğu zaman yalnızlıkla dolu.
İnsanlar sana “neden sessizsin” diye sorar.
Sen “çünkü çığlık atmak istemiyorum” dersin.
Anlamazlar.
Ama önemli değil.
Zaten Stoacılar anlaşılmak için değil,
ayakta kalmak için düşündü.
Bugün, elinden hiçbir şey gelmediği bir gün yaşarsan…
Bir Stoacı gibi davran.
Kendine sor:
“Bu durum, benim elimde mi?”
Değilse… bırak.
Çünkü bazı savaşlar, terk edince kazanılır.
Ve unutma:
İnsan olmak bir görevdir.
Ve bu görev, bazen sadece
susmak, beklemek ve içinden dağılmamaktır
Yorumlar
Yorum Gönder